İzleyiciler

18 Nisan 2020 Cumartesi

BU BİR TÜKETİM ÇILGINLIĞI...


Tüketiyoruz tüm herşeyi...

İnsanoğlu üretirken bile tüketiyor, bitiriyor ve sömürüyor. Hiç durmadan ara vermeden ve düşünmeden yok ediyoruz dünü bugünü ve yarını. Bu bizim doymaz bilmez hırslarımızdan bencilliğimizden kaynaklı sanki herşey bize ait ve sadece bizim için varmış gibi hareket ediyoruz. 

Önce doğayı tüketmeye başladık. Hesaplamadan yarınları düşünmeden devamlı doğayı tükettik. Bu tüketim öyle bilinçli ve hesaplı değildi. Korumadan doğayı elinde avucunda ne varsa almaya çalıştık ve alırken de yerine yenisini koymak için ya az çabaladık ya da umursamadık. Tükettikçe mutlu olduk, güldük, eğlendik ve daha da bir densizleştik. Zarar verdik aldığımız her bir parça için hemde aldığımızdan çok daha büyük ve derin yaralar açarak. Her gün aman dedik bugün değil yarın yerine koyarız dedik ve her gün ama her gün daha yıkıcı olduk. Ve sonunda yerine koyacak tamir edecek birşey de kalmamıştı acı ama farkına çok geç vardık.  

Doğadan hıncımızı alamadık galiba ya da sadece onu yok etmek bizim için yeterli mi gelmedi bilmiyorum. Bir sonraki hedefimiz Zaman'dı.  Zamanımızı tüketim unsuru yapabilmek için elimizden geleni yaptık. Onu tüketmek için aslında hakkımızı verelim çok çabaladık çok çalıştık. İnsanlık ilerledi, ilerledikçe de yöntemleri gelişti ve zamanı tüketmek için adeta yarışa girdik. Teknoloji gelişti ve umutlandık şimdi belki doğadan çaldığımızı yerine koyarız diye düşünenler bir sonra ki saldırıyla daha da yıkılmışlardı. Hedef Zaman, Zamanımız hatta her anımızdı. Boş durmuyordu doğmak bilmez tüketim canavarı her gün yeni yollar yeni buluşlar yeni metodlar deniyordu üstümüzde. Nasılda çalıyordu bizden Zamanımızı nasılda farkına vardırmadan harcatıyordu her anımızı günümüzü ve yollarımızı. Televizyon yirmi dört saat açıktı adeta başka bir uğraşıymış yokmuş gibi. Başka bir düşünce ve işimiz yokmuş gibi her akşam evler de yaşanan o anlar nasılda alınmıştı bizden. Buna dert yanıyorduk nasıl ki tüfek çıktı mertlik bozuldu diyor isek sonra da televizyon çıktı insanlar birbirinden uzaklaştı demeye başlamıştık. Ama farkına varmamışız onlar o televizyon başında geçen akşamlar bizim iyi günlerimizmiş. Bilgisayar, akıllı cep telefonları ve tabletler derken insanoğlu tüm zamanını tüketti ve belki de yarınlar da bugünler içinde iyi günlerimiz diye düşüneceğiz.

Her anımızı çaldık kendimizden ve her seferinde de bunu öyle güle oynaya yaptık ki sanki en büyük dertlere derman olmuşuz gibi. Her umutu her düşünceyi ve her anımızı bizden alırlarken yere göğe sığdıramadık onları. Yalandan ölenlere cenaze törenleri yapmadık mı ? Ya basit bir oyuna sadece zamanımızı değil insanlık olarak evlatlarımızı da vermedik mi? Biz bugünümüzün derdine düşerken yarınlarımızı ve hatta yarınlar sonrası ölüm sonrası ahiretimizi de tehlikeye düşürmedik mi ? 

Evet tükettik; Dünyayı, Doğayı ve Zamanı ve hatta kendimizi bile tükettik. Belki de bugünlerde yaşadıklarımız biraz olsun farkına varmamızı anlamamızı sağlar.


11 Nisan 2020 Cumartesi

Yoksa bir ders mi lazım imiş fanilere



Yoksa bir ders mi lazım imiş fanilere


Bak dost dünya bir misafirhane
Geleni de gideni de pek fena halde
Zulüm sarmış artık dört bir yerde
Yoksa bir ders mi lazım imiş fanilere

Düşünmez olmuş can Cananı
Düşmüş herkes kendi derdine
Kalmamış kimsenin yari yareni
Yoksa bir ders mi lazım imiş fanilere

Kalk hey nefsim Sabah oldu
Yöneldi dualı avuçlar kıbleye doğru
Belki bize de bir sebep oldu.
Yoksa dert mi lazım imiş fanilere.