İzleyiciler

26 Aralık 2020 Cumartesi

Biz Biz Olalım

 

Biz biz olalım
Özümüze sözümüze sadık olalım
Bak zaman geçiyor
Önce buna aşikar olalım

Dertlerimize derman
Sevincimize heyecan
Bugünümüze ayan
Bak biz önce kul olalım

Kalır sana sanma ki
Sanki miras mı ki
Bir dakika sonrası
Ayan mı diye soralım

Faniyiz bunu biliriz
Haktır bizim derdimiz
Ölüm var elbet biliriz
Önce kendimize can olalım

23 Aralık 2020 Çarşamba

Hayatı Sınamak

 

Ölüm,
Bir adım uzakta mı sanırsın
O şah damarından yakın lakin anlamazsın...

Aldığın her nefeste,
Kendini yaşar mı sanırsın ?
Bak gecelerden gündüzlerden çalarsın,
Sen bugünleri bedava mı sanırsın...

Sana biçilen Ömür,
Hiç bitmez sonsuz mu sanırsın ?
Bu dünyayı ebedi mi bilirsin,
Bugünleri geçmez mi sanırsın..
Yarınlar vaha bahçesi mi sanırsın.

Bir düşten kabusa düşsen,
Gerçek mi yalan mı anlarsın.

Bin bir öğüt var duymaz mısın?
Sağır, kör anlamaz mısın ?
Geçen günleri,
Bekleyen yarınları,
Sonsuz mu diye sınarsın...

20 Aralık 2020 Pazar

Ve İnsanoğlu Büyük Sınavı Kayıp Etti

Ve insanoğlu büyük sınavı kayıp etti.

Toptan ceza aldı evlere hapis edildi.

Sınav neydi ? sorular çok mu zordu? Bu kısmını sizlere, sizlerin görüşlerine bırakıyorum. 


Önce insanlık olarak tarihimizi kayıp ettik, unuttuk ve belki de yok saydık. Şimdi ise tüm özgürlüğümüzü ya kayıp ettik ya da kısmi olarak kısıtladık. Burada yanlış anlaşılma olmaması için bir parantez açıyorum, ben asla kısıtlamalara karşı değilim tam tersi destekliyorum ve önümüzde ki aylarda da vaka sayıları düşene kadar devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.


Şimdi biz konumuza geri dönelim tüm Dünyayı adeta kasıp kavuran insanlığın belki de bugüne kadar yaşadığı gördüğü en büyük felaket olan covid nedeniyle şimdi hepimiz evlerdeyiz. Evet sosyal hayatımız kısıtlandı hatta bir çok insan bu pandemi nedeniyle ya işini ya da gelirinin büyük bir kısmını kayıp etti. Borçlar, krediler, alacaklılar artık iyice arttı. Verilere baktığımızda da aslında ucuz diye avantajlı diye piyasaya sürülen çeşitli kredi kampanyaları ile düşük veya yetersiz gelirleri ile hane halkı iyice borca sürüklendi.


Tüm bu borç ve sıkıntılar üzerine belki bu evde olduğumuz zamanımızın bir kısmının bize kaldığı günlerde dönüp bir düşünmemiz ve öz eleştiri yapmamız gerekiyor. Hastalarımıza bir göz gezdirmemiz ders almamız gerekiyor. Evet bugünler gerçekten çok zorlu geçiyor ve önümüzde ne yazık ki henüz bahar kendisini tam göstermedi, umut ışıkları henüz belirmedi kendisini göstermedi. Tüm bunlar bittiğinde yaşama daha hazır hale gelmek için belki de bugünler bize ilerisi için sunulmuş birer fırsat. Unutmayalım fırtına ne kadar şiddetli olursa güneş de o kadar güzel doğar. İyi haftalar...


16 Aralık 2020 Çarşamba

Gelip Geçenler

 

Bu diyarda bir garip kulum
Var ne bir mezarım, ne de bir izim
Bir kayıp şehir de, bir kayıp bedenim
Sanki aldığım nefesim, zehir çeker ciğerim
Bu yolda bir neferim, belki son seferim
Yoktur geleceğim, belki dünde kaldı yarınım

Bir nefes de gitti gençliğim,.
Dünde kaldı, geleceğe dair beklediğim.

Artık sayıyor bütün belleğim...
Geçiyor bir bir günlerim

Ne Umut ne de hayal
Ve ne yarınlar ne de hayatlar
Yok oluyor bütün anılar
Günü gelince nankörlüğün

14 Aralık 2020 Pazartesi

Bir Yokluk İçinde

 

Tüm herşey gözümüzün önünde ama gören göz yok,

Tüm sesler kulaklarımızın adeta içinde dinleyen kul yok,

Tüm Dünya yol olmuş önümüzde yürüyen halk yok,

Geçmiş adeta yakamıza yapışmış yine de ders alan yok,

Yarınlar bin bir sersenişte anlayan insan yok,

Bu kadar yok içinde Okuyan, düşünen, anlayan yok...

9 Aralık 2020 Çarşamba

Bir Çelişki; Yaşam ve Ölüm

 Bir nefes kadar yakın, yaşam

Bir adım kadar uzak, ölüm


Hep omuzumuzun üstünde 

Kim bilir hangisi sırada


Sözleşmemi var ki bu dünyada

Nerede adalet zaten dünyada

Yürüyor bedenler uçurumun kenarında


Bir adım uzakta ölüm

Ve bir adım yakında yaşam

Boşlukta atılan adımlar

Ve yeşilliklerin huzurunda yürüyüşler


Bazen masmavi gökyüzünde 

Bazen masmavi denizlerde

Hüzün gezinirken gözlerde


Başını alıp gitmiştir düşünceler

Bazen uçsuz bucaksız anılarda

Bazen umutsuz hayallerde


Kimi zamanda kimsesizliğin denizinde

Kimi zamanda ölümün huzurunda

Belki de yaşamın sıcak koynunda

Sonuçta buralardan çok uzaklarda....

 


21 Kasım 2020 Cumartesi

Dünya Nereye Doğru Gidiyor

Küresel anlamda bir çok çelişki ve sürtünmenin yaşandığı bugünler de tüm Dünya'da görülen pandemi ile beraber adeta dengeler alt üst oldu. Yeni bir Dünya düzeni mi kuruluyor dersiniz artık adına ya da şimdi bir bekle gör zamanı eski dengeler yeniden kendilerine masada yer bulmak ya da daha fazla yer açmak için fırsat mı buldu dersiniz bilemeyiz.

Düne kadar Çin ve ABD arasında yaşanan ticaret savaşı gerginliği artık yerini yeni bir gerginliğe bırakıyor. Bölgede bu seferde Çin ve Hindistan arasında gerilim belki de her geçen gün bir artış ile yeni bir haber ile destek buluyor. Star gazetesinin haberine göre Çin Hindistan sınırında bulunan birliklerine iki adet insansız helikopter sevkiyatı yapmış. 

Biz aşı çalışmalarının umudu ile sevinirken belki de bir kaç ay sonra yeni bir gerilim ve yeni bir kaos kapımızı çalacak. Dünya'da son yıllarda yaşanan gözle görülür bu kutuplaşma artık yeni cephelere de sıçrayacak ve daha yoğun bir gündem ile bizi daha büyük bir bilinmezliğe belki de götürecek. Bilinmezlik belki de bize ait bir kavram olarak geçerliliğini korurken bazı çevreler tüm dengeler ve ihtimaller üzerinde bilgi sahibi olacaklar. Bu ayrıcalıklı durum ile büyük bir kazanç sağlayacak ve Dünya Ayrıcalıklı kişiler ve/veya kurumlar arasında ki yerlerini sağlamlaştıracaklar.

Evet bakalım gelecek bize ne gibi sürprizler getirecek.

14 Kasım 2020 Cumartesi

Dünya mı Küçüldü İnsanlar mı ?

 

Dünya küçüldü ve dünya küçüldükçe insanlar daha da küçüldü.

Zaman artık teknoloji ve digital çağı insanlar kilometrelerce ötelerde farklı kıtalarda coğrafyalarda çok farklı dillerde birbirleriyle iletişim halindeler.

İletişim o kadar fazlalaştı ki etkileşimler daha derinden ve daha etkili olmaya başladı. Fikirler, davranışlar, kavramlar artık her dilde her coğrafyada aynı olmaya insanlar birbirlerine daha çok benzemeye başladı. Gerçi bu özellikle de gençler için geçerli olmak ile beraber bazı durum ve davranışlar her yaşta insanda aynı şekilde görülmeye başlandı.

Biz bu yazımızda aslında bunlardan değil uzak coğrafyaların nasıl yakın olduğundan bahsedeceğiz. Dünyanın bir ucu deyiminin artık bizler için ne kadar geçersiz bir kavram olduğunu ve bunun ile beraber gelen bir çok kaosdan bir kaçına değineceğiz. 

Dünyanın hakimi olduğunu düşünen devletlerin ve toplumların kalkıp kilometrelerce ötelere nasıl müdahale ettiklerini ve bu müdahale ile beraber o coğrafyada bulunan devlet ve toplumları sanki birer uzak coğrafya ülkesiymiş gibi davranmaya nasıl ittiklerini , uzaklaştırmaya çalıştıklarının üzerine bir iki kelam edeceğiz. Evet komşuları uzak uzakları komşu eden günümüz belki de daha zor ve anlaşılmaz günlere gideceğimizin bir göstergesi olacak.

Akdeniz, Suriye, Kafkasya ve daha birçok coğrafya uzaktan gelen bir çok sorun ile boğuşmaya ne yazık ki devam ediyor. Her türlü kaos ve terör buralarda bulunan maşalar yardımı ile adeta coğrafyalara ihraç ediliyor. Suriye dursa Irak kaynıyor Irak dursa Ermeni kuduruyor Ermeni dursa Hindusu bir sorun çıkartıyor o dursa Çin zulüm ediyor ve liste böyle uzayıp gidiyor. 

Artık herkes önüne dünü bugünü ve yarını alıp oturup bir sağlıklı olarak düşünmeli ve anlamalı uzaktan gelen davulların sesi belki güzeldir ancak her adım atıp yaklaştıklarında hem çıkardıkları gürültü artar hem de sizlerin yanı başınızda bulunanları duymanıza engel olur.

İyi hafta sonları...

18 Nisan 2020 Cumartesi

BU BİR TÜKETİM ÇILGINLIĞI...


Tüketiyoruz tüm herşeyi...

İnsanoğlu üretirken bile tüketiyor, bitiriyor ve sömürüyor. Hiç durmadan ara vermeden ve düşünmeden yok ediyoruz dünü bugünü ve yarını. Bu bizim doymaz bilmez hırslarımızdan bencilliğimizden kaynaklı sanki herşey bize ait ve sadece bizim için varmış gibi hareket ediyoruz. 

Önce doğayı tüketmeye başladık. Hesaplamadan yarınları düşünmeden devamlı doğayı tükettik. Bu tüketim öyle bilinçli ve hesaplı değildi. Korumadan doğayı elinde avucunda ne varsa almaya çalıştık ve alırken de yerine yenisini koymak için ya az çabaladık ya da umursamadık. Tükettikçe mutlu olduk, güldük, eğlendik ve daha da bir densizleştik. Zarar verdik aldığımız her bir parça için hemde aldığımızdan çok daha büyük ve derin yaralar açarak. Her gün aman dedik bugün değil yarın yerine koyarız dedik ve her gün ama her gün daha yıkıcı olduk. Ve sonunda yerine koyacak tamir edecek birşey de kalmamıştı acı ama farkına çok geç vardık.  

Doğadan hıncımızı alamadık galiba ya da sadece onu yok etmek bizim için yeterli mi gelmedi bilmiyorum. Bir sonraki hedefimiz Zaman'dı.  Zamanımızı tüketim unsuru yapabilmek için elimizden geleni yaptık. Onu tüketmek için aslında hakkımızı verelim çok çabaladık çok çalıştık. İnsanlık ilerledi, ilerledikçe de yöntemleri gelişti ve zamanı tüketmek için adeta yarışa girdik. Teknoloji gelişti ve umutlandık şimdi belki doğadan çaldığımızı yerine koyarız diye düşünenler bir sonra ki saldırıyla daha da yıkılmışlardı. Hedef Zaman, Zamanımız hatta her anımızdı. Boş durmuyordu doğmak bilmez tüketim canavarı her gün yeni yollar yeni buluşlar yeni metodlar deniyordu üstümüzde. Nasılda çalıyordu bizden Zamanımızı nasılda farkına vardırmadan harcatıyordu her anımızı günümüzü ve yollarımızı. Televizyon yirmi dört saat açıktı adeta başka bir uğraşıymış yokmuş gibi. Başka bir düşünce ve işimiz yokmuş gibi her akşam evler de yaşanan o anlar nasılda alınmıştı bizden. Buna dert yanıyorduk nasıl ki tüfek çıktı mertlik bozuldu diyor isek sonra da televizyon çıktı insanlar birbirinden uzaklaştı demeye başlamıştık. Ama farkına varmamışız onlar o televizyon başında geçen akşamlar bizim iyi günlerimizmiş. Bilgisayar, akıllı cep telefonları ve tabletler derken insanoğlu tüm zamanını tüketti ve belki de yarınlar da bugünler içinde iyi günlerimiz diye düşüneceğiz.

Her anımızı çaldık kendimizden ve her seferinde de bunu öyle güle oynaya yaptık ki sanki en büyük dertlere derman olmuşuz gibi. Her umutu her düşünceyi ve her anımızı bizden alırlarken yere göğe sığdıramadık onları. Yalandan ölenlere cenaze törenleri yapmadık mı ? Ya basit bir oyuna sadece zamanımızı değil insanlık olarak evlatlarımızı da vermedik mi? Biz bugünümüzün derdine düşerken yarınlarımızı ve hatta yarınlar sonrası ölüm sonrası ahiretimizi de tehlikeye düşürmedik mi ? 

Evet tükettik; Dünyayı, Doğayı ve Zamanı ve hatta kendimizi bile tükettik. Belki de bugünlerde yaşadıklarımız biraz olsun farkına varmamızı anlamamızı sağlar.


11 Nisan 2020 Cumartesi

Yoksa bir ders mi lazım imiş fanilere



Yoksa bir ders mi lazım imiş fanilere


Bak dost dünya bir misafirhane
Geleni de gideni de pek fena halde
Zulüm sarmış artık dört bir yerde
Yoksa bir ders mi lazım imiş fanilere

Düşünmez olmuş can Cananı
Düşmüş herkes kendi derdine
Kalmamış kimsenin yari yareni
Yoksa bir ders mi lazım imiş fanilere

Kalk hey nefsim Sabah oldu
Yöneldi dualı avuçlar kıbleye doğru
Belki bize de bir sebep oldu.
Yoksa dert mi lazım imiş fanilere.