İzleyiciler

31 Ocak 2016 Pazar

Hiç olmadı bari bırakında önce insan olalım...






Hiç olmadı bari bırakında önce insan olalım...






Ne olmalı bu hayatta, bizi daha mutlu birer insan yapmak için.

Acaba eksiğimiz bu kadar mı fazla?

Yoksa elimizde ki ile gerçekten yetinmesini bilmiyor muyuz?

Nerden başlamalıyız yaşama ya da nasıl yaşamalıyız ?

Bütün bu soruların cevabına ulaşmak bu kadar mı zor olmalı...

Elinde kitap yüreğinde binlerce kelime düşünüyor insan, 

Sonuça ulaşmak kolay ama o yola koyulmak hep zor...

Kitaplarda kayıp olmak kolay değil aslında, birçoğumuz hala okuma özürlü iken...

Ve bilmediğini bilmeyi öğrenememişken.

Zaman beklemeyi bilmiyor arkadaş. 

Arkasından atlılar kovalıyor gibi dört nala gidiyor.

Bir bakmışsın ilk okula gidiyorsun,

Bir bakmışsın üniversite bitmiş iş hayatına hazırlanıyorsun,

Bir bakmışsın evlenmiş çoluk çocuğa karışmışsın....

Ve tüm bunlar yaşanırken sen soruları çoktan kaçırmış hatta unutmuşsun.

Neden buradayız? Amaçımız ne ? Ne olmalı bu hayatta bizim için ?

Ya da daha önemlisi biz bu hayat için ne olalım, kim olalım ...

Dünü hatırlayan bugünü yaşayan ve yarını unutmayan olalım,

Geldiğimiz yeri bilen, gideceği yerin farkında olan olalım.

Olmak kolay da...

Olabilmek gerçekten zor be üstad.

Ne kalemin yazdığı kelimelere benziyor bu hayat,

Ne de kitaplarda geçen düşlere,

Daha kapıdan çıkmadan akan dertler...

Ve sokakta boğulan hayaller...

Çocuklukta kalan eğlenceler,

Ve kendisinde kaybolan geceler.

Hepsi de bu dünyada hapis kalan bizlere birer ders niteliğindeler...

Biz bizi çoktan unuttukta bari iyice yabancı olmayalım...

Hiç olmadı bari bırakında önce insan olalım...




28 Ocak 2016 Perşembe

TEMİZ KALABİLMEK



TEMİZ KALABİLMEK



Ellerim hala temiz dedi çocuk,
Gözleri buğulanmıştı adamın...
Önce baktı, sanki hiç geçmemiş gibi
Ve sanki o çamur hiç olmamış gibi...
Evet ellerim temiz dedi çocuk, tekrar tekrar,
Bitmeyen o kelimeler
Sonu gelmeyen cümleler,
Ve de gözyaşları...

Üstü kirlenmişti,
Hatta pantolununun paçası yırtılmıştı,
Gömleği hep çamurdu,
Ama elleri temizdi küçüğümün...
Yüreği gibi bembeyaz
Pamuk misali al mı al,
Ve alnı misali apaçıktı...

Gözleri uzaklara dalan adam,
Kalbi buğünü yaşayamayan...
Küçük bir çocukta yitik kalan...
Tertemiz olmaktı, belki de yalan.
Bu kadar kirlenmişliğin içinde,
Ve bu kadar çürümüş kokularda...
Sayfalarca yazılan yalanlarda,
Temiz kalabilmekti mühim olan.

Karanlık sokakların ay ışığında
Geçmeyen, bitmeyen adımlarda
Belki de akmayan zamanda,
Temiz kalabilmekti mühüm olan...

Ve son kez dedi küçük çocuk;
Varsın kirlensin elbiselerim
Ellerim temiz, yüreğim temiz
Tüm dünyanın pisliğini de alsam 
Yinede yüreğim temiz...
Ne kaybolmuş insanlarda
Ne de yaşayan bu dünya da
Tüm şehirler çürümüşte olsa
Yine de kalbim temiz...

23 Ocak 2016 Cumartesi

ÜZÜLME DÜNYA !




Üzülme be dünya...
Bugün kıyametin değil!
Binlerce masum ölsede,
Sen hala dönüyorsun ya
Boş vermişlikler içinde
Havuzda yüzer gibisin ya...

Dert tasa edinme sakın !
Sana dokunmadıkça zehiri
Nasılda umursamadan yılanı,
Günlük yaşıyorsun ya...

Kimler geçti gitti bu diyardan.
Ve kimileri senin gibiydi...
Hiç çalınmayacaktı sanki...
Duvarlar ördükleri kapıları...




10 Ocak 2016 Pazar

HAYALLERİN GÖZYAŞI



HAYALLERİN GÖZYAŞI 


Bütün mevsimler üşüyor,

Soğuk çoktan dona düşmüş

Ve şimdi yanlışı düşünüyor...

Karanlık bir odada asılı kalmış...

Bütün hayalleri bir bir sönüyor.


Ve kayıp olan gençliği,

Artık beyazlamış saçları,

Ve geçmişi anlatan hatıraları...


Bilmiyor nerede hata yapmış...

Yoksa herkes yalan mı söylüyor ?



Kime ait o el bilmiyor, 

Vicdanını sanki mühürlemiş...

Gözlerinde acı olmasına rağmen,

Yüreği hiç dile gelememiş.


Ve böyle devam eden dünya...

Artık iyice duyarsızlaşmış.

Ağlayanlar sadece çocuklar,

Üzülen ise ortada kalmamış....


7 Ocak 2016 Perşembe

Aklımın Askılığı Yazıları





      Bu yazımı pek yazmak istemediğim bir konuda yazacağım.
      
      İşin açıkcası bu konunun yanından bile geçmek istemiyordum daha doğrusu bu alanın...
Ama bugün yaşadığımız dünyada ne yazık ki biz bunlardan uzak duramıyoruz. Evet konumuz ekonomi...
Yok yok endişelenmeyin Türkiye ekonomisi değil daha o kadar uzmanlaşamadım. Evet Türkiye ekonomisi olmadığına göre dünya ekonomisinden de bahsetmenin bir anlamı yok değil mi :)

      Ben bugün size sadece yazıya başlamak açısından Global ekonomiden bahsedeceğim.
Hani bugün Avrupa'da bir çok borsayı tarihi dip seviyelere taşıyan işte bu ekonomiden. Artık Dünya da hiçbir devlet,ulus ya da coğrafya tek başına yaşayan, kararları sadece kendisini etkileyen bir konumda değil. Bugün ki krizin sebebi de, Çin. Bana sorarsanız zaten onlar başlı başına, koskoca bir krizler de neyse... Çin, borsasında yaşanan %7 düşüşten sonra borsasını kapatmıştı. Ve bu olay Dünya ekonomilerinde tepkimeler sonucunda bir krize dönüştü. Bir çok Ülkenin borsasında tarihi seviyelerde düşüşler yaşandı. Almanya , Fransa ve İngiltere deyim yerindeyse derenin en derin yerine kulaç attılar...

       Evet nasıl ki ekonomik olarak Dünyanın bir uçunda yaşanan olay bizleri etkiliyorsa daha başka durumlarda bizlerde derin yaralar bırakabiliyor. Madem Çin'den başladık anlatmaya ondan bahsetmeye devam edelim. Çin'in Uygur Türklerine uyguladığı zulmü bilmeyen duymayan kalmamıştır. Bunlar karşısında sessizliğe bürünen Avrupa ve diğer ''Büyük Devletler'' üç maymunu oynamayı çok iyi becermişlerdir. Adeta oskarlık bir oyunculuk sergileyen Dünya'nın bu büyük devletleri kendi yol açtıkları bir çok acıyı, çileyi ve insanlık suçlarını pas geçmek konusunda birbirlerine taş çıkartmışlardır. Evet nasıl ki bu Doğu Türkistan da ki bu zulüm bizleri derinden etkiliyorsa Suriye, Afganistan, Türkmen dağı, Filistin, Myanmar da devam eden daha bir çok insanlık dışı olaylarda bizleri etkilemekte ve umutsuzluğa düşürmektedir.

       Acaba dünya bu haliyle nereye gidiyor ve sonu ne olacak. Bitmek bilmeyen doymak bilmeyen bu hırslarımız nerede noktalanacak...
Kendimizi tamamen tükettiğimizde mi ?
Ya da insanlar yaşamak için başka gezegenlere gittiğinde mi ?
Aslında oralarda bir çözüm olmaz nasılsa orada da paylaşamayacağımız kadar değerli nesneler, öğeler buluruz biz...
      
     Acaba ne zaman vicdanlarımıza ipotek koyan bu dünya ve hırslar ellerini bizden cekecekler ?
     
     Ve daha aklımın askılığında asılı kalmış bir çok soru ile bu yazımı da bitiyorum....

5 Ocak 2016 Salı

Belki de biraz ütopya biraz da grimsi...






Yine mutluluk... Ve yine hüzün.

Birbirine bağlı iki kardeş, ikiz gibi birbirlerini hisseden.

Birinin olduğu yerde diğeri önce gölge gibidir... Ve zamanla gösterir kendini.

İşte böyle bu düşüncelerle başladı hayata ve böyle yaşamayı istercesine.

Ne mutlu olayım ne de hüzünlü bizim ki bir orta yol olsun dedi.

Belki birazda grimsi bir hayat olsun istedi. Renksiz, ne beyaz ne de siyah.

Böyle baktı penceresinden ve böyle görmek istedi insanları.

Herkesi kendisi gibi düşünmeye davet etmek istedi olmaz mıydı? Ne vardı sanki düşüncelerinde sonuçta hayatımız gerçekten de biraz grimsi değil miydi ?

Ve böyle hayal etti bir an dünyayı, kesin cizgileri olmayan ve en önemlisi de, 


-Keskin düşünceleri olmayan insanlar...


Ve bir tebessüm oluştu dudaklarında gerçekten de ütopya diye düşündü.

Acaba dedi yanlış mı ?

Herkes farklı mı olmalı ya da farklı mı yaşamalı?

Ve bir anda hafızasında rengarenk bir çicek bahcesi belirdi.

Çeşit çeşit, renk renk çicekler...

Uzunu kısası boy boy ağaçlar.


-Kimisi yeşil ile dans ediyor kimisi maviye naz yapıyor.


Ve işte o bahçeye benzetti bir an insanları...

Rahatladı... Bİr oh çekti derinden belki de farklı olmak eşit değildi kötü olmaya...

Her fikirden her beldeden değişik insanlar...

Birbirinden farklı tecrübe birbirinden farklı bilgiler.


-Böyle daldı işte ufuğa... Çizgisi sonsuzlukla dans edene kadar da gözleriyle eşlik etti ona...

3 Ocak 2016 Pazar

HEP BERABER BU YÖNE





Bin bir yollar dizildi önüme
Her yol bir başka yöne
Kimi zalime kimi helale
Her biri bir başka yöne

Ne kaldı eksi kitaplar
Ne de kaldı o yollar
Şimdi her köşe başı
Çıkar bir başka yöne

Dünden gelen insanlar
Bugünü hepten yorar
Ne kadar anlatsalar
Yine inat eder başka yöne

Bir garip kul olayım
Ben bu dergahta kalayım
Gecemi gündüzümü katayım
Ben gideyim bu yöne

İlim kolay mı sanırsın
Edeb haya olmaz mı sanırsın
Sen senden başkası olamazsın
Gel gidelim biz bu yöne

Dedik hep bu yöne
Sorarsan o yön nereye
Elbet götürür bizi Sevgiliye
Hep beraber HAKK a yönele...